16 Ağustos 2015 Pazar

ERMENEK - MUT (Bol Resimli) (Tur Günlüğü) (SON GÜN) : 0'dan 1700 Metreye 7 Gün 700 Km

6. GÜN : ERMENEK - MUT : ( TURUN SON GÜNÜ...)
Dün ki yaşanılan talihsizliklerdi sanırım yorgun uyanmamın sebebi... 2 saat boyunca aralıksız yağan yağmur ve sığınabilecek hiç biryer bulamamak, üstüne üstlük bunun yarım saati doluyla karışıktı. Yağmurluğum su geçirmişti, sudan çıkmış balık misali yoluma devam etmiştim. Ermenek - Köşk Otel'de sabah saat 6:00'da uyanıyorum. Hemen odanın dışına çıkıp, aşağıda kilitlediğim bisikletime bir bakış atıyorum... Yerinde mi yoksa, yerinden yeller mi esiyor diye. Kilitlediğim yerden betona doğru düşmüş. Neyse ki o da yerinden memnun, dünkü yorgunluktan dolayı o da yatacağı yeri bilememiş sanırım :)

Şimdi siz arkadaşlar soracaklar; turu planladığın zamandan 1 gün erken bitirmişsin diye... Evet, ne yazık ki öyle oldu... İleride :)

Malzemelerimi alıyorum, otelin lobisinde o saatte kimse yok... Anahtarı lobinin masasına bırakıyorum ve merdivenlerden aşağı doğru iniyorum. Bisikletime eşyalarımı yüklerken, yan tarafta yeni açılan çorbacıya, " ne çorbası var? " diye soru sormayı ihmal etmiyorum. Canım sıvı birşeyler istiyor ve ılık bir çorbayı en iyi kahvaltı alternatifi olarak görüyorum. Çorbamı içmem ve bisikletimle yola çıkma sürem yine yavaş olduğu için... Saat 07:00'da Ermenek'ten Mut'a doğru planlanan rotamda yola çıkıyorum.



Ermenek'te sabah saat 07:00'da Göl manzarası. Sol tarafta ki büyük bina; Ermenek Adalet Sarayı...




Ermenek'ten Mut'a giderken hep iniş olacağını söylediler... Ah yine kandım... :) Turdan öğrendiğim en büyük gerçeklerden bir tanesi de dersine iyi çalışacaksın. Çünkü bu yolları bisiklet ile aşmayan insanlara, yolun durumu hakkında soru sorduğun zaman, motorlu taşıt mantığıyla cevap veriyorlar. Yüzde 10 eğim onları zorlamazken bizi paramparça edebiliyor :)



3 Km'lik iki tane yüzde 10 eğimli yokuş vardı. Sabah saatlerinde hepsinin üstesinden geldim.



Peki bu nedir? Saat öğlen 12:00'ı gösteriyordu... Sıcaklık tenime yavaştan işlemeye başlamıştı ki birde bu sıcakta yüzde 10 eğimli 10 Km'lik yollarda nabız yükseltecektim...




Yukarıda ki resimde 10 km'lik yüzde 10 eğimli yolun ismini köylülerden öğrendim. Ismi "öküz öğürtenmiş" :) Pek haksız sayılmazlar, çünkü bir hayli zordu ve Ermenek - Mut arasında yemek yenebilecek hiç bir yer yoktu... Tek çare hızlı bir şekilde Mut'a varmak ve hayalini kurduğun soğuk bir içecek ile doyurucu bir yemeği miğdeye göndermekti...




10 Km'lik Öğürten yokuş bittikten sonra tepede bu tabela karşılıyor sizi... Bu şekilde Karaman'ı teğet geçerek Mersin il sınırına farklı bir rotadan tekrar giriş yapıyorum.




Aşağıda ineceğim bölgelere kuş bakışı bakıyorum. Yemek noktalarını belirliyorum. Şaka şaka yalnızca hayalini kuruyorum :)



Nefes alıyorum, heybemi kontrol edip bisikletimin üstünde ki herşeyi tekrar ve tekrar sıkılaştırıyorum. Çünkü rampa inişler her zaman en keyifli ama en tehlikeli olanlardır...



Azmin zaferini ve mutluluğu bu tabelayı görünce tekrar hissediyorum... Sıcaklık beni buharlaştırırken, yokuştan gelecek esintiyi hayal ediyorum... Hiç bir zaman bisiklet ile bu kadar uzun bir iniş yapmamıştım, bu ilk olacak... 60 Km hızları buluyorum ama önden esen rüzgar 12 km'yi bitirdikten sonra Mut'a kadar olan düzlükte bana eziyet oluyor. Düz yolda pedal çeviriyorum ama bir türlü ilerleyemiyorum, 15 Km'nin üstüne çıkamıyorum... Üstüne üstlük zorlanarak bunu yapıyorum.




Şimdi sizinle turu bırakmamı sağlayan en önemli faktörü paylaşacaım... Bu turun başında aileme ve kendime bir söz vermiştim... " Kendimi çok iyi kontrol edeceğim, eğer sağlığımı tehlikeye sokacak her hangi bir durum ile karşılaşırsam, hırslarıma yenik düşmeden turumu sonlandıracağım... " demiştim. Evet, gerçekten sağlığımı tehlikeye sokacak derecede bir sıcağa maruz kalıyorum... Sıcaklığın 46 dereceleri görmesinden ötürü en son kendimi caminin avlusuna yığılmış, serap görürken buldum... Çok ciddiyim, aynen böyle oldu... İlk başta kafamın arka tarafının zonkladığını hissediyorum, sonra bir türlü gölge alan bulamıyorum... Gördüğüm ilk camide şans eseri soğuk su üreten bir sebil var... İnsanlara aldırış etmeden caminin avlusuna giriyorum, garip bakışlar eşliğinde bardağa doldurduğum buz gibi soğuk suyu kafamdan aşağı boşaltıyorum... Sonrasını mı merak ediyorsunuz? " Coooooof diye bir ses ve kafamda buharlaşma hissiyatı... :) "

Bayılma hissiyatını yaşamadan önce çektiğim en son ki sıcaklık değerlerini aşağıda ki fotoğrafta sizler ile paylaşıyorum. Bu değerlerden sonra 46.2'lere kadar görüyorum ve klonometre sayacı bozuluyor. Yazıları ve renkleri karışıyor...



Sıcaklık şuanda 45.3 ama ileriside oldu...




Mut'a vardığımda ki yüz halim aynen böyle... Eski fotoğraflarda ki gülümsemeyi suratımda göremiyorum... Tek isteğim gölge, serin bir yer ve doyurucu bir yemek...




Bisikletim ve Mut'un ünlü tarihi Çınarlarlı parkı...




Yorgunluk suratımdan belli... Babamı arıyorum ve Silifke'den gelerek beni almasını rica ediyorum... (Silifke - Mut arası 90 Km)




Babam iş çıkışı Silifke'den Mut'a gelerek bisikleti arabaya yüklüyoruz... ve 0'dan 1700 metreye 7 Gün 700 Km turunu bu şekilde sonlandırıyorum...


7 Gün ve 700 Km yapamıyorum belki ama ileride yaşayacağım bir hayata ve sağlığıma sahip çıkarak belki 70 gün 7000 Km yapabilme fırsatını kendime tanıyorum !! 

Bu turda beni takip eden, destek ve moral veren tüm bisiklet ve doğa sever arkadaşlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum... Aileme ve telefonlarını hiç esirgemeden, gazımı eksik etmeyen güzel insanlara da çok teşekkür ediyorum...

Çok sevdiğim bir söz ile sizleri uğurlamak istiyorum;

“Doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi yapmaliyiz bu hayatta... Çünkü eğer doğru şeyi yapmazsak, yanlış şeyi yapacağız ve iyileşmenin değil, felaketin bir parçası olacağız...”

Doğru olduğunu düşündüğünüz herşey için mücadeleye devam... 

Saygılar, sevgiler...

ÇAĞDAŞ CAN EROĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder