16 Ağustos 2015 Pazar

"Çağdaş Gezgin" kimdir ? Bu blog ne işe yarayacak ?


                                                                                    KİŞİSEL TANIM:


Üniversiteden mezun oldum. Peki, şimdi ne olacak? Sistem hayata şeklini çoktan vermiş, tanıdığım herkes gidilecek rotayı biliyor ve bize doğru rotayı tek bir ağızdan şarkılar eşliğinde söylüyorlar... Özgürleşebilmenin yollarını ararken buldum kendimi, amaç-araç arasında ki o ince çizgiyi sorgularken... " Bulduysan bize de anlat kardeşim biz de bilelim yöntemini. " demeyin! Bu yolda deneyimledikçe öğreneceğim, kendimi tanıdıkça... Kendini tanımanın hayattaki en önemli eğitim olmadığını kim iddia edebilir ki? Gezerken; terbiye edebilmeli insan kendini, egolarını törpüleyebilmeli, satın alma alışkanlılarını değiştirebilmeli... Yaşamıma katmak istediğim anlamları paylaşmak için açıldı bu blog. " Çağdaş Gezgin " modern çağın gezgini olarak, bazı şeyleri sorgulayarak ama en önemlisi merak ederek yola çıkacak... Kendi değişimine kendisi tanık olacak, yaşadığı deneyimlerin çok küçük bir kısmınıda buradan sizlerle paylaşmaya çalışacak... 

Not: Sistem: hayatta çoğunluk tarafından kabul görmüş düşünce ve anlayış.




Merhaba, ben Çağdaş Can Eroğlu. Antalya'da Akdeniz Üniversitesinden yeni mezun olmuş birisi olarak eğitimim boyunca bir çok işletmede deneyim edinmek için çalıştım. Deneyim edinirken bu işin ekonomik getirisinin önemini de yavaş yavaş hayatımda hissetmeye başladım. Okuduğum dönemde iş hayatını deneyimlerken, hiç bir zaman yüksek bir mevkide çalışmadım ama bir çok kez kurumsal yapının içinde  bulundum. Çalıştığım dönemde ve şuanda bir "beyaz yakalı" olamadım ama "geleceğin beyaz yakalı" adaylarından birisi olacağımı bilerek bu sistemi anlamaya kafa yordum... İki seçenek çıkıyor karşımıza: sistemi anlamadan "gaz gaz!" faktörüyle güdümlenmiş füze gibi hedefe varmaya çalışırız ya da sistemi çözmüş biri olup; ekonomik getiri ve saygınlık itibarının esir aldığı planlanmış hayatlarımızı yaşarız. Onlar derler; "vazgeçilmez hiç bir çalışan yoktur!" Biz ise; bu hayatta vazgeçmenin bazen özgürlük olduğunu unutarak hayatımızdan vazgeçeriz... Diyeceksiniz ki; " Ee kardeşim çok haklısın da bu işin ekonomik boyutunu çoktan çöpe atmışsın sen? Bu anlattıklarının reelde hiç bir karşılığı yok ! " Bunu bir yol olarak düşünün. Kendini tanımayan birisi, sürdürmek istediği hayatı nasıl bilebilir? Korkuyoruz, çünkü garanti çemberimizin dışına çıktığımızdaki belirsizlikten kaçınıyoruz. Peki, hiç merak etmiyor muyuz o sınırlar dışında yaşananları kendi gözümüzle görmeyi... Hiç merak etmiyor muyuz? Dokunarak, koklayarak, tadarak deneyimlemeyi... Bunları yaparken öğrenmiyor muyuz? Birisi şöyle bir cümle kurmuştu ve çok anlamlı bulmuştum önceleri... " Ne yapacağımı bilmiyorum, ama ne yapmayacağımı çok iyi biliyorum..." demişti. Seçeneklerin arasında istemediklerimizi eleyebilirsek, illa ki istediğimiz bir sonuca ulaşma yüzdemiz çok daha fazla artmıyor mu sizce? Üç kriterim var hayatta; Kendime ayıracağım zaman, yaşamımı ortalama sürdürecek para ve parayı paylaşabilecek güç... Bunları yaparsam zengin olacağımın garantisi yok, ama beni tanıyacağımı biliyorum... Ben olunca; kaygısız bir hayatın da garantisi yok ama deneyeceğimi biliyorum. 

Sizleri çok sevdiğim bir söz ile uğurlamak istiyorum;


“Doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi yapmaliyiz bu hayatta... Çünkü eğer doğru şeyi yapmazsak, yanlış şeyi yapacağız ve iyileşmenin değil, felaketin bir parçası olacağız...”

Doğru olduğuna inandığım herşey için mücadeleye devam...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder