31 Mart 2016 Perşembe

" Kilikya " Bölgesi Keşif Turları -1- ( Mersin - Erdemli - Esenpınar Yaylası )


Doğayı seven; tükenebilir enerji kaynakları yerine sürdürülebilir enerji kaynağını seçen, egzoz dumanı yerine, temiz hava solumak isteyen bisiklet sever dostlar...



Bu ve bundan sonra; bu konu adı altında açacağım Kilikya Medeniyeti tur yazılarımı; bir gezi yazısı formatının dışında, amatörce bir keşif ve araştırma yazısı olarak yazmayı planlıyorum. Gezmeyi başarabildiğim müddetçe keşif yapacağım ve bunları mümkünse birbirine bağlayarak rotalar oluşturmaya çalışacağım.

Bazılarınız şöyle düşünebilir; acaba "Kilikya" diyerek yanlışlık mı yazıldı? Likya olmasın sakın! Google'a baktım; "kilikya" yazıyorum" ama "Likya" ile ilgili yazıları önüme getiriyor ". Evet, keşif turlarının bulunacağı rota Likya rotası değil, "Kilikya Medeniyetleri Rotası" olacak. Günümüzde hala turistik açıdan popülerliğini kazanamamış bu medeniyet bölgesinin içerisinden geçen rotalardan bahsedeceğim. Kendim keşfedebildiğim kadar size sunacağım... 

Dünyanın en ünlü trekking parkularından biri olan Likya Yolu'nun varlığından eminim ki bir çoğumuz haberdarız. Hatta bu yolun bir kısmını bisiklet ile aşabilen arkadaşlarımız bile var. Bir çok yerde "Likya Yürüyüş Parkuru" ile ilgili harita ve yazı bulmanıza rağmen neden "Kilikya Rotası" ile ilgili net bir parkur yok... Neyden bahsettiğimi bu bölgeleri bilen kişiler çok daha iyi anlayacaklardır. Size şöyle tarif edeyim; Mersin'in simgesi Kızkalesi'ni hepimiz çok iyi biliyoruz, onun devamında bulunan "Cennet ve Cehennem" dediğimiz doğal çökükleri de hepimiz biliyoruz. Popiler ve bize satılanın farkındayız ama buzdağının yeteri kadar bilinmeyen yerleride var... Kızkalesi'nden yukarı, yani dağlara doğru tırmandığımız zaman orada da bu medeniyetlerin devamını görmekteyiz. Onlarca tarihi dahi bilinmeyen harabeler, köylerin içerisinde bulunan ama köylüler tarafından çiçeklik olarak kullanılan lahitler ve boş mezarlar mevcut. 950 Metre rakımda, Cambazlı Köyünde bulunan Helenistik Döneme ait "Cambazlı Kilisesi" ve 1200 Metre rakımda "Uzuncaburç Antik Kenti...". Saydıklarım sadece çok küçük bir kısım. Bu yapıların bir kısmı korunaklı, bir kısmıda çalı çırpınır arasında viran bir şekilde gezginleri bekliyor... Neden bunların hepsini ya da bir çoğunu birbirine bağlayarak, keşfetmeye olanak tanınacak bir parkur oluşturulmuyor bilmiyorum. Düşünceler sorulara dönüşüyor ama cevapları ve netlikleri tam olarak yok...

Merak eden arkadaşlarıma " Kilikya " ile ilgili internetten araştırdığım kısa bilgiyi paylaşıyorum.

Ünlü coğrafya yazarı Strabon (I. yüzyıl) bugünkü Mersin ve çevresini Kilikya olarak tanıtmakta ve bölgeyi coğrafi açıdan Ovalık ve Dağlık Kilikya olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Her iki Kilikya’nın da başkenti Tarsus idi. Dağlık Kilikya’nın sınırları Manavgat Çayı’ndan Limonlu’ya (Lamus Deresi) kadar uzanan bölgeyi, Ovalık Kilikya ise Limonlu’dan Amanos Dağlarına kadar olan alanı kapsıyordu. Bu sınırlar kesin olmayıp, Roma imparatorları tarafından yeni düzenlemelerle yeniden belirleniyordu. Bu bölgeler, bugün Taşeli ve Çukurova adını taşıyor.

921px-Anatolia_Ancient_Regions_base.svg.png


Harita ile " Tarihi Kilikya Bölgesi "



Size kendi çekimim olmayan, internetten bulduğum yukarıda bahsettiğim bir kaç yerin fotoğrafını paylaşacağım. Bu şekilde keşfedilen ama popüler olanları kadar pazarlanamayan tarihi kaynaklarımızı hatırlayabiliriz... Ardından birinci keşif turumda ki; Erdemli ve Silifke sınırlarının arasında kalan denizden 25 km yukarıda ki yaylalara gidiş turumu sizlerle paylaşacağım. Keyifli okumalar...

1569984-uzuncaburc-antik-kenti.jpg

Uzuncaburç Antik Kenti

olba-antik-kenti-fortuna.jpg

Cambazlı-Kilisesi.jpg

Cambazlı Köyü, Cambazlı Kilisesi

MERSİN-ERDEMLİ-ESENPINAR YAYLASI-MERSİN (111 km, 850 metre rakım)



Genellikle şu zamana kadar bir çok turumu tek başıma yapmıştım. Bu sefer bana eşlik edecek arkadaşım Murat'la akşamdan haberleştik ve sabah 6'da Mersin-Mezitli Soli Center alışveriş merkezinin önünce buluşmaya sözleştik. Aslında turumuzun ilk hedefi Esenpınar Yaylasının 8 Km üstünde bulunan tarihi Cambazlı Kilisesine varıp o bölgeyi gezmekti ama temponun yavaşlığından ve dolayısıyla varış süremizden ötürü Esenpınar Yaylası'ndan mükemmel bir yolla sahile indik oradan da Mersin'e geri dönüş yaptık. Bu turun farklı bir anlamıda şuydu; benim ilk günübirlik 100km'yi geçen turum olacaktı, üstelik bu 111 km'lik parkurda birde 850 metrelik rakıma çıkış yapılacaktı. Murat'ın ise ilk uzun soluklu turu olacaktı... Sanıyorum; turdan sonra ilk ve son diyeceğini kendisi de tahmin etmiyordu... (Kaza bela olmadı tabiki) Bende anladım ki; bir kişiyi bisikletten soğutmak istiyorsanız ilk turuna böyle bir parkuru koymanız gerekliymiş... Tabi ki amacım bisikletten soğutmak değildi şaka bir yana ama Murat için çok zorlu bir parkur olacağını ilk yokuşu tırmanırken anlamıştık. Ama başlıbaşına sarfettiği efor kesinlikle taktire değerdi...

20150819_062428.jpg

Sabah saat 6:00'da buluşma noktasından yola çıkıyoruz...

20150819_083258.jpg

Limonlu yol ayrımından sonra dağ parkuruna "Merhaba!"



Daha önce Mersin - Erdemli arasında ki parkuru yaptığım için ve sabahın erken saatleri olmasından ötürü Limonlu yol ayrımına kadar fotoğraf çekmiyorum.

20150819_083312.jpg

Köy ve şehir yaşantısının birbiri içerisinde yer aldığı güzel yollar.

20150819_084418.jpg

Rampalar eyy biz geldik... Peki şuana yaptığım hiç bir turda karşılaşmadığım "Bozuk Satıh" levhası nedir diye düşünürken, eve geldim ve araştırıp buldum... Şehirlerarası ve bağlantılı yollarda; muhtemelen hız yapılmasını engellemek için düzeltilmeyen, sürdüğünüz taşıtın bilumum parçalarına zarar veren, asfaltı bozulmuş, çukurlu yollarmış... Yahu yol bozuksa onar, tabela dikip sorumluluktan kaçmak da neyin nesi? Sürücüler hız yapmasın düşüncesiyle bilerek bozulmuş bir yol söz konusuysa durum daha da vahim. Çünkü bozuk yol demek sürüşün de bozulma ihtimali demektir !

20150819_084426.jpg

Murat yokuşları kucaklarken bende fotoğraf çekiyorum.

20150819_085021.jpg

Yokuşlar dedikte az sanmayın; eğim yüzde 15-20 arasında ilerliyor... Biz bu yokuşlara "ayılma" yokuşu ismini koyduk. Çünkü bir kaç kilometre içinde 150 metre rakıma çıkartıyor ve nabzınıza halay çektirebiliyor.

20150819_085034.jpg

Rakım: 150

20150819_085721.jpg

Yollar sabah saatlerinde her zaman olduğu gibi keyifli...

20150819_091107.jpg

Rakım 200'e geldiğinde Murat düşünceli. "Çok yoruldum" derken etrafından geçen kamyonlara bakış atmaya başladı bile. Otostop çekip bisikletlerle aşmamız gereken yolu, arabayla alma fikrine kesinlikle karşı çıkıyorum ve elimden geldiğince Murat'a moral verip, yola devam etmesini sağlıyorum. Bunu tur boyunca bir çok kez yapıyorum. Çünkü onun hiç tahmin etmeyeceği bir zorluk var ve bu şehir merkezi dışında ki ilk uzun turu oluyor. O şuanda teslim bayrağını çekmek istiyor ama bu zorlukta bırakırsa bir daha asla uzun tura çıkamayacağını, her turunda psikolojik eşiğe yenik düşeceğini ona uzun uzun anlatıyorum...

20150819_094334.jpg

Arkada ki hafif dumanlık bölge büyük bir çöplük alanı... Çöpleri imha amaçlı yakıyorlar ve o 500 metrelik o bölgede rampa çıkarken nefes alamıyorsunuz. Her yanınızı saran kara sineklerde nazar boncuğunuz oluyor. Tarih ararken, çöplüğe denk gelmişiz...

20150819_094347.jpg

Yollar bazen testereye dönüşüyor. Sen çık uğraş sarfet sonra tekrar in ve sonra tekrar çık. Aman ne güzel !

20150819_102218.jpg

Yol üzerinde ki Batısandal Köyüne varıyoruz ve kendimizi su ve gölge bulmak adına güzel insanlar Hava Teyze ve Mehmet Amcanın evine atıyoruz. Teşekkürler buz gibi soğuk su ve hoş sohbetiniz için...

20150819_102234.jpg

Güzel insanlarla bir fotoğraf daha.

20150819_104205.jpg

Batısandal köyünde caminin gölgesine sığındık. Saat 11'e geliyor ve hava sıcaklığı 40 dereceleri çoktan aştı.

20150819_104222.jpg

Bu rota üzerinde her camide bu soğuk su sebillerinden var. Yaptıranın elleri dert görmesin. Çok işe yarıyor.

20150819_111605.jpg

Köyden çıkıyoruz ve bir kaç rampa daha çıktıkça dinlenmeye geçiyoruz. Her gölgede dinlenir olduk. Murat'ın tur morali sıfırları çoktan tüketiyor ama ben ısrarcıyım öyle kolay pes ettirmem adamı.

20150819_131026.jpg

Esenpınar Yaylasına son 8 km kalıyor bu fotoğrafta...

20150819_131031.jpg

Rampanın tam dönüşünde eğimle savaş veren Murat.

Bu fotoğraftan sonra Murat'ın durumunu iyi görmüyorum ve alternatif yollar düşünüyorum. Ben bunu düşünürken o bir kamyonetle çoktan pazarlığa girişmiş bile... Baktım biniyor ardından bana da gel diyor ! Kesinlikle hayııır ! Daha ölmedik ! Murat'a; " Sen Esenpınar'a git yemek yenecek bir restorant bul ve otur beni bekle, bende geliyorum" diyorum... Bu şekilde kalan rampaları tempolu ve seri bir şekilde bisiklet ile tırmanıyorum...

20150819_135405.jpg


Esenpınar'a geliyoruz ve Murat'ı buluyorum. Ardından yukarıda gördüğünüz bu yemeği afiyetle miğdeye indiyoruz. Resmen biten gücümüzü yeniden kazanıyoruz.


İşte; turla ilgili kararımızı temponun yavaşlığından ve arkadaşımın daha fazla eğim görmek istememesinden ötürü değiştirme kararı alıyorum. Yemeği yiyip dinlenme süresiyle beraber saat 3'ü gösteriyor. Akşama kalmamak için Esenpınar Yaylasından - Ayaş sahile inecek rotayı şöyle bir araştırıyorum ve yelkenler açılsın, iniş başlasın...

Cambazlı Köyü ve o bölgedeki tarihi kiliseyi başka bir keşif turumda yapacağımın sözünü kendime veriyorum...

20150819_150024.jpg

Esenpınar Yaylasından ayrılmadan ihtiyaç molası için Caminin tuvaletine uğruyorum. Murat arkadaşımda bisikletlere ben bakarım diyor. Aradan 5 dakika ancak geçiyor ve ne göreyim Murat horuldayarak uyuyor. Bu sahneyle karşılaşınca çok gülüyorum ama onu da anlayabiliyorum. İdmansız ve bu derece zorlu bir parkur, sıcaklığında 45 dereceleri gördüğünü düşünürsek; adamı bayıltırda, uyuturda...

11903554_10153595824029181_188249341_n.jpg

Eğimler bu sefer tersine işliyor. 18 Km'lik muhteşem bir iniş ve inanılmaz güzellikte bir yol. Nereden bilebilirdik ki yolun bitişinin jubileyle olacağını... (Devamında) Yol üzerinde lahit ve kaya mezarlarının bulunduğu köylerden tutun da ismi sanı belli bile olmayan surlara kadar herşey var... Şuana kadar karşılaştığım en keyifli iniş parkuru olduğunu söyleyebilirim...

20150819_153728.jpg

İnişlerde Murat'ın morali gittikçe yükseliyor ve ağzından şu sözler dökülüyor... " eğer bu çektiğim eziyetin karşılığı buysa kesinlikle değer ! "

11909781_10153595823599181_997987276_n.jpg

İnişin bir bölümü ilginç derecede parke kaplı yola dönüşüyor ve sol tarafımız küçükbaş hayvan çiftliği...

20150819_160144.jpg

20150819_163132.jpg

Derin mavilikleri gördük ama Deniz mi yoksa gökyüzü mü emin olamıyoruz.

20150819_163408.jpg


Ve sahil kıyılarında ki imara kimi zaman(!) uygun kimi zaman uygun olmayan(!) o uzun otel ve binalar !!! Denizi görüyoruz...


Yol üzerinde ki adını bilmediğim ama kendi uydurmamla ismini "Lahitli Köy" olarak koyduğum yerin ve bazı tarihi surların fotoğraflarını çekmeden aşağı iniyorum. Oraları zaman sıkıntısından ötürü fotoğraflayamıyorum ama hafızama atıyorum... Merak edip bence bu rotadan yukarı doğru tırmanabilirsiniz...

11930709_10153595823954181_1328743648_n.jpg

Sahille buluştuğumuz noktada Kilikya dönemine ait büyük bir amfi tiyatro bölgesi...

11880995_10153595823909181_1552486609_n.jpg

Manzara ve inişte ki bitiş o kadar güzel ki gözlerimi alamıyorum. Birde gün batımının verdiği bir sıcak görüntü keyfinize keyif katıyor...

20150819_164316.jpg

Tiyatro'nun önünde bulunan şuanda gördüğünüz tarihi surlar i.S 2.yy'a tarihleniyor. 2800 kişilik bu kompleksin altından görsel güzelliğide sağlamak amacıyla bir nehir aktığı düşünülüyor.

20150819_164501.jpg

Anıt bilgilendirme. Aşağıda yazan isim bu bölgenin eski ismi...

20150819_164556.jpg

İnişe hoşçakal diyip, kalabalık ve tehlikelerle dolu anayoldan 50 km boyunca Mersin'e devam...

20150819_165431.jpg 

Ayaş'ta fotoğraf çekindikten sonra 50 km'lik yol boyunca karanlığa kalmamak adına fotoğraf çekinmiyoruz...

20150819_202459.jpg

Evet, saat akşam 9'da sağ sağlim eve varıyoruz... Murat'ın bundan sonra 15 Km'lik daha yolu olması ve yorgunluğunun ciddi derecelere ulaşmasından ötürü; yoğun trafikte dikkat dağınıklığı yaşayabileceğini düşünerek onu ve bisikletini araba ile götürmeye karar veriyorum. Bizde güzel bir dinlenme ve yemekten sonra Murat'ı evine bırakıp bu turu sonlandırıyorum...


TUR SONU RAPORU:


YAPILAN KM: 111 KM
ORTALAMA HIZ: 13.1
MAK. HIZ : 54.7 
SÜRÜŞ SÜRESİ: 8 SAAT 29 DAKİKA
ÇIKILAN TOPLAM YOKUŞ: 1314 METRE

Antalya - Geyikbayırı - Çağlarca Bisiklet Turu (800 metre)

20160110_104017.jpg



1
10 Ocak 2016 tarihinde yapmış olduğum tur yazımı ancak fırsat bulup forumda sizlerle paylaşabiliyorum. 2015'i bir çok tur yaparak tamamlamıştım. Çok güzel ve tadı damağımda kalan turlarımın bu yeni yılda da hayatımda olması dileğiyle, bir gece önceden 800 metre rakımlara ulaşacağım ve Antalya Konyaaltı'nda oturduğum semte 30 km mesafede olan Geyikbayırı köyü ve onun hemen üstünde yer alan Çağlarca köyüne gitmeyi planladım. Aslında bu yol üzerinden; 1800 metre yükseklikte bulunan Saklıkent Kayak Merkezine gitmeyi uzun süredir planlıyorken; mesafe ve kısa bir haftasonunun ertesi günü işe başlarken kanadı kırılmış kuş gibi olmamak için daha kısa bir parkuru tercih ettim. :)


Hafta içi tüm gücümü işe harcarken, hafta sonu bütün enerjimi doğada toplamak çok iyi geliyor...


"Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır.Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç.Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği derin denizlerde..ve sesinde de müzik.İnsanı daha az seviyorum diyemem,ama doğayı daha fazla..."L.byron''


20160110_103016.jpg


Haydi pazar günü evimizin tozlu yollarından pedallamaya başlamaya...

Rotam Bahtılar tarafından Doyran'a doğru dönüp, oradan da Gökçam üzerinden Geyikbayırı ve Çağlarcaya gitmek. 


20160110_104031.jpg


Sağ üst tarafta görünen Sivri dağa doğru pedallıyorum. Zaten adı üstünde ismi Sivridağı Milli Parkı.


20160110_104240.jpg


Yolda bir köprünün üstünden geçerken suyun berraklığına inanamiyorum ve hemen çekiyorum fotoğrafı 


20160110_104251.jpg


Akan suyun üst tarafı...


20160110_104259.jpg


20160110_104746.jpg

Sabah saat 9.30 ve günün ilk ışıkları doğayı daha bir güzel gösteriyor gözüme... Evet tekrar edelim o zaman; sol köşe taraf Sivridağı onun hemen yan tarafı Geyikbayırı...


20160110_110321.jpg


Bahtılı'dan sağa doğru Doyran yol ayrımına geldim. Bir çok defa Doyran göletine gittiğim için bu yolu iyi biliyorum. Hem çok keyif aldığım bir yol, hemde git gide trafikten kurtuluyorum. 6 km ilerleyip sol tarafa doğru Gökçam'a döneceğim.


20160110_112401.jpg


20160110_111633.jpg

20160110_112412.jpg

İşte burası diye gösteriyorum. Daha sonra " before and after " konulu bir fotoğraf çekeceğim. 

20160110_112659.jpg

20160110_112706.jpg

Gökçam'a döndükten sonra yollar daha bir güzelleşiyor. Etraf çayır ve sera dolu...


20160110_112931.jpg

Dikenli incirli bir yol... Üzerinde meyvesi yok tabi ki...


20160110_113404.jpg

Artık eğimler başlıyor. Bu tabelayı görene kadar eğim yoktu...

20160110_114155.jpg

Bunlar canımı acıtır mı beee? diyorum. Geçen yaz Anamur'dan Ermenek'e 1700 metre rakıma Torosların zirvesine dogru tırmanmıştım. Derin bir nefes ve vites küçültüp giriyorum yokuşlara

20160110_120459.jpg

Tırmanırken arkama bakmayı unutmuşum. Bir dönüyorum ve Antalya selamlıyor beni. Rakım 250 metreleri bulmuş bile... Bu çıktığım yokuş ormanlık bir alanın içinden oluyor. Ara ara ciddi eğimler görüyorum ama nefes kontrolü ile devam...

20160110_114149.jpg

Orman yolu bitince bu evi ve Sivri Dağını görüyorum. 

20160110_133832.jpg

Evet, Geyikbayırına girmek üzereyim. Geyikbayırı tırmanış ve trekking sporları ile uğraşanlar için tam tabiriyle bulunmaz hint kumaşı gibi bir yer. Kaya tırmanışı meraklılarına duyurulur.

20160110_134325.jpg


20160110_134610.jpg

Evet yükseklik arttıkça koskaca dağ oldu size tepe.

20160110_135241.jpg

Geyikbayırı'na hoşgeldiniz tabelasıyla köyün içlerine doğru pedallıyorum. Köyün bir ucuyla bir ucu arasında ki rakım çok fazla... Zorlanıyorum... Bu tabeladan sonra sürekli sert eğimlerle ugraşmak zorunda kalıyorsunuz. Rivayetlere göre bazen köyün bir ucuna kar yağarken diğer ucuna yağmur yağarmış.

20160110_135325.jpg

Aslında planım geldiğim yolu dönmeden Geyikbayırı'ndan sonra Çağlarcaya çıkıp, oradan üstteki resimde gördüğünüz dağın yamacından orman yolundan aşağılara inmekti. Hatta yol üzerinde tarihi bir antik kentte varmış. Ama yol üzerinde yaşadığım bir kaç şey ve tek olmam beni geldiğim yoldan geri dönmeye zorlayacak...

20160110_144612.jpg

20160110_144621.jpg

20160110_144911.jpg

Antalya'yı artık çok saha net görebiliyorum. Yükseklik 800 metre. Hava kapandı ve soğudu... Yağmur yağar mı? Yağmaz mı diye düşüncelere kapılıyorum.

20160110_145709.jpg

Çağlarca köyü merkezine geldim. Karnım acıktı. Hemen muhtarlık ve caminin yanında bulunan bu asırlık çınar ağacının yanına oturuyorum ve bisküvü, kahve ve portakallarımı miğdeye gönderiyorum.

20160110_150124.jpg

20160110_153845.jpg

20160110_153925.jpg

20160110_153941.jpg

Panaromik Antalya manzarasınıda izledikten sonra Çağlarca köyüne hoşçakal diyip inişe geçmeye başlıyorum. Geri dönüşte orman yolundan gidememe sebebim köyün içinde avcıların uyarısı oldu. Çağlarca köyünün orman yolu çıkışında bol miktarda köpek varmış ve saldırganlarmış. Hiç köpek ve hayvan korkusu olmayan biri olarak; köyün dışında ki havlama seslerinden çekinerek geldiğim yoldan dönmeye karar verdim...

20160110_154530.jpg

Inerken hız ölçerimin 70 km'yi gördüğü yerler oluyor ve bu yüzden yüzüme polar maske takmak zorunda kalıyorum.

20160110_154601.jpg

Çağlarca ve Geyikbayırı Köylerinden Antalya manzarası...

20160110_163016.jpg

Eğimleri o kadar hızlı iniyorum ki. O keyif süresince fotoğraf çekmeye fırsatım olmuyor. Çıkışta çektiğim acıların karşılığını misliyle alıyorum. 

Hayatta da; bol tecrübeli yokuşlar ve keyifli inişler yaşayacağımı bilerek evime varıyorum.

Tur Raporu:
Toplam Yol: 60km
Çıkılan mak yükseklik: 812 metre
Sürüş süresi: 5.5 saat